Ara

Omur gövdelerinin zayıflamasından kaynaklanan omurga kompresyon kırıkları, semptomların süresine, kompresyonun derecesine ve ek yaralanmaların varlığına bağlı olarak özel bir tedavi yaklaşımı gerektirir. Bu, ağrı kesici ilaçlar ve dinlenme gibi konservatif önlemlerden vertebroplasti ve kifoplasti gibi cerrahi tedavilere kadar değişebilir. Bu prosedürler, vertebra kırıkları nedeniyle sürekli ağrı çeken hastalara minimal invaziv bir çözüm sunar.

İlk Tedavi

Hastaların büyük çoğunluğu için vertebral kompresyon kırığına yönelik ilk tedavi planı ilaç yönetimi ve istirahati içerir. Ağrı kesici ilaçlar rahatsızlığı hafifletmeye ve iyileşmeyi desteklemeye yardımcı olur. Bazı durumlarda doktorlar, omurganın hareketlerini geçici olarak kısıtlamak ve kırığa iyileşmesi için gerekli ortamı sağlamak için harici alçılar veya ortezler önerebilir.

Cerrahi Tedavi: Vertebroplasti ve Kifoplasti

Konservatif önlemlere rağmen ağrı birkaç haftadan uzun sürdüğünde veya şiddetli vertebra sıkışması vakalarında cerrahi tedavi düşünülür. Vertebroplasti ve kifoplasti olarak bilinen iki spesifik prosedür bu amaçla yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu prosedürler gerektiğinde lokal anestezi, sedasyon veya genel anestezi altında gerçekleştirilebilir. 

Her iki prosedürde de, biyouyumlu bir çimento malzemesi enjekte etmek için X-ışını kontrolü altında kırık kemiğe bir iğne ilerletilir. Vertebroplasti sırasında çimento doğrudan kemiğe enjekte edilerek anında destek sağlanır. Öte yandan kifoplasti, çökmüş omur gövdesine küçük bir balonun yerleştirilmesini ve daha sonra şişirilmesini içerir. Bu manevra omur gövdesinin yüksekliğinin yeniden sağlanmasına yardımcı olur ve oluşturulan boşluğa çimento verilmeden önce omurga deformitesini düzeltir. Çimento enjeksiyondan sonra dakikalar içinde sertleşerek kırık omura stabilite sağlar ve ağrıyı etkili bir şekilde kontrol eder. 

İyileşme ve Takip

Hem vertebroplasti hem de kifoplasti minimal invaziv prosedürlerdir, bu da iyileşmenin geleneksel açık cerrahiye göre tipik olarak daha hızlı ve daha az ağrılı olduğu anlamına gelir. Çoğu hasta aynı gün taburcu edilebilir. Bu durum, bu ameliyatları genel durumu kötü olan yaşlı hastalar ve kemo veya radyoterapilerini kesintiye uğratmadan bu prosedürleri geçirebilen kanser hastaları için bile uygun hale getirmektedir.

Hastalar, başarılı bir iyileşme sağlamak ve olası komplikasyonları izlemek için doktorlarıyla düzenli olarak takip edilmelidir. Nazik fizyoterapi ve normal aktivitelere aşamalı dönüş genellikle teşvik edilir.

Sonuç olarak, vertebral kompresyon kırıklarının tedavisi, konservatif önlemleri yenilikçi, minimal invaziv cerrahi tekniklerle dengeleyen aşamalı, hastaya özgü bir yaklaşımdır. Doğru tedavi ve yeterli iyileşme süresi ile hastalar önemli ölçüde ağrının giderilmesini ve normal aktivitelerine dönmeyi bekleyebilirler.