Lomber disk hernisi nedir?
Lomber disk herniasyonu veya “bel fıtığı”, dejenere disk parçasının spinal kanala kayarak sinir köklerinin sıkışmasına neden olduğu bir durumdur.
Omurganın bel (lomber) kısmı nasıl bir yapıdadır?
Omurga gövdenın ana destek yapısıdır Omurga kemikleri ve onların arasındaki eklemlerden oluşuyor Pratik açıdan omurga boyun (sevikal), göğüs (torakal), bel (lomber), kuyruksokumu (sakrum) ve koksiks kısımlarına ayrılır. Bel kısmı beş omurga kemikleri ve aralarındaki eklemlerden oluşur. Bu eklemler omurganın hareket kabiliyetini sağlar. İki komşu omurga kemiği üç eklem ila biribirilerine bağlı – arkada iki adet faset eklemleri, ön ve ortada tek disk eklemi. Bu üç eklem ”omurga hareket segmentini” veya eklem üçlüsünü oluşturuyor.
Disk eklemi en fazla yük taşıyan ana yapıdır. Disk eklemi üç kısımdan oluşmaktadır: nukleus pulposus (veya kısaca nukleus) denilen jelatinimsi orta kısım, dış fibröz halka – annulus fibrosus ve kemik yüzeylerini kaplayan kıkırdak dokusu.
Nukleusta tip II kollajen, proteoglikan bulunmakla beraver yoğun şekilde su mevcut. Nukleusun %70-90 sudan oluşmaktadır 1 Proteoglikanlar, özellikle agrekan, ozmoz yoluyla yüksek su içeriğini sağlamak için gereklidir. Sağlıklı diskin içindeki ozmotik basınç, proteoglikanların kimyasal yapısından dolayı diğer dokulara nazaran çok daha yüksektir. Bu yüksek ozmotik basınç suyu diskin içine çekerek, nukleusun şişmesini ve yüksek mekanik basınç oluşturması ile sonuçlanır. Bu basınç disk ekleminin vücut ağrılığına dayanmasını sağlar. Bu durum bir nevi araba lastiklerine benzer, zira sürüş için yüksek basınç mutlak şarttır. Disk eklemi, yük taşımanın yanı sıra mükemmel bir amortisördür ve omurgaya esneklik veren yapıdır. Kemikler arasında bir nevi yay gibidir.
Disk eklmei kan damarları içermez. Oksijen ve kimyasallar komşu omurga kemiklerden pasif difüzyonla diske ulaşır. Diğer deyimle, kemiler disk eklemlerini besler. Genelde nuklestaki ortam hipoksiktir. Hipoksi, kemiklerin “besleyici” yüzeyine uzaklığından dolayı merkezde en yoğundur 2 Çekirdeğin ana enerji kaynağ glikozdur ve oksijenden fakir ortam nedeniyle laktik asite metabolize edilir. Laktik asit oranı disk ekleminin oksijenden en fakikr olduğu yerde, yani merkezinde en fazladır. 2
Faset eklemleri de normal omurga fonksiyonu için çok önemlidir. İntervertebral disk eklemiyle birlikte, üç eklem kompleksi veya eklem üçlüsü olan omurga hareket segmentini oluştururlar. Komşu omurga kemiklerinden uzanan çıkıntılardan oluşurlar. Bu uzantılara artiküler prosesler denilir. Hiyalin kıkırdak bu kemik çıkıntıların temas alanlarını kaplar ve kayma yüzeyi oluşturur. Fasetler aşırı hareketi ve kaymayı engelleyerek disk eklemlerini aşırı gerilmeden ve hasarlanmadan korur 3
Disk dejenerasyonu nedir ve lomber disk herniasyonuna nasıl yol açar?
Disk dejenerasyonu, nukleus pulposusunun bozulması ile başlaypı tedricen kurumasına, büzülmesine, dağılmasına ve sonunda tamamen aşınmasına yol açan bir hastalıktır. Bu durum disk herniyasyonuna (bel fıtığı) veya lomber stenoza (kanal daralması) yol açan ana nedendir. Dejenerasyonu oluşturan hücresel ve moleküler mekanizmalar halen tam olarak bilinmemektedir. Lakin dejenerasyonun yaşlanmaya ve yıpranmaya bağlı olduğu bilinmektedir. Normal fizyolojik koşullardan disk eklemin yapısı mekaniksel yıpranma ila hücreler tarafından yenilenme arasındaki ince denge tarafından korunmaktadır. Lakin disk içindeki koşullar oldukça zordur. Oksijen ve besin eksikliği, hücrelerin aşınmayı tamir etmesini zorlaştırır, özellikle disk işlevlerini sürdürmekten sorumlu ana madde olan agrekan giderek azalır. Proteoglikan ve kollajen kaybı disk dejenerasyonunun ana mekanizmasıdır 4 Agrekan ve diğer proteoglikanların kaybı ozmotik basınç azalmasına ve dolayısıyla nukleusun kurumasına neden olur. Bunun sonucu olarak mekaniksel hidrostatik basınç azalır ve disk ekleminin yük taşıma kabiliyeti kaybolur. Disk yüksekliği gidrerek azalır ve böylece lomber stenoz (kanal darlığı) oluşur.
Aşırı kilolu ve uzun boylu insanlar yük fazlalığından dolayı dejenerasyona meyilliler. Aynısı mesleki olarak ağır yük taşıyan birelyler için de geçerli. 20’li yaşlarındaki gençler, ergenler ve çocularda proteoglikan oldukça fazla ve majör bir predispozan faktör olmadığı sürece disk dejenerasyonu yaşamazlar. Besin ve oksijenin yeterli olması, laktik asit gibi atık ürünlerin temizlenmesi ve yüksek ozmolitenin korunması sağlıklı nukleus için elzemdir. Bu zarif balansın bozulması disk hasarına ve dejenerasyona yol açar 1 30 yaşlarından başlayarak disk ekleminde ilerleyici şekilde proteoglikanda düşüş ve atık ürünlerde yükselme söz konusudur ve bu da dejenerasyonun ana nedeni olarak bilinmektedir.
Sigara içilmesi disk dejenerasyonu için bir risk faktörürdür 5 Sigaranın disk eklemine nasıl zarar verdiği tam olarak bilinmemektedir. Araştırmalar ADAMTS moleküler yolu ile sigaranın agrekana zarar verdiğini ortaya koymuştur 6
Dejenerasyonun sonucu olarak esnek, visköz, sulu nukleus kuruyor, büzülüyor, aşınıyor ve parçalara dağılıyor. Dejeneratif disk hastalığının ilk aşaması “siyah disk hastalığı” olarak bilinir. Normal nukleus bol miktarda su içeriyor (%70-90) ve T2 ağırlıklı MR’da parlak (beyaz) görünüyor.
Proteogilkanların oluşturduğu yüksek ozmotik basınç sayesinde nukleus bol miktarda su içeriyor. Proteoglikan kaybı osmotik basıncın azalmasına ve su kaybına neden oluyor ve böylece nuleus MR’da siyah olara gözükür (siyah disk hastalığı).
Ozmotik basınç kaybı aynı zamanda disk içinde mekanik basıncın azalmasına ve böylece vücut ağrılığa dayanma özelliğinı de bozuyor. Elastik kuvvet azalması disc yüksekliğünün kaybına ve annulus fibrosusun dışarıya doğru taşmasına neden olur. Bununla beraber omurga kemiklerinin end-platolarında Modic değişiklikleri denilen bir takım değişiklik ortaya çıkar. Modic değişikliklerin altında yatan nedenler belli olmasa da disk dejenerasyonu ile bağlantısı iyi bilinmektedir. Disc dejenerasyonun sonucu olarak end-platolar ödemleniyor, erode oluyor ve sonunda sklerotik hale geliyor. Giderek büzülen nuleus zayıflıyor ve kemiklerin hareketi ile bir nevi ögütülüyor. Hastalığın son aşamalarında nukleus tamamen aşınmış olup yerinde boş alan bırakabilir. Bu boşluk en iyi şekilde BT’de görülür ve “vakum bulgusu” yada “vakum fenomeni” olarak biliniyor.
Dejenera nukleus mekanik özelliklerini kaybeder ve vücut ağırlığına dayanamaz. Sonuç olarak hastalar ağrı hissetmeye başlar. Bu ağrının karakteristik özelliği mekaniksel olmasıdır. Ağır kaldırma, spor, veya sadece ayakta durma yada oturma bile omurgaya yük yaparak ağrı oluşturur. Diğer eklem hastalıklarında gibi soğuk ağrıyı tetikler. Bu ağrıyı oluşturan iki ana mekanizması var.
İlk olarak diskin kendisi artık normal vücut ağırlığına dayanamayıp ağrı kaynağına dönüşmektedir. Disk içindeki sinir uçları bu ağrı duyusu oluşturup ve iletmekten sorumlular. Mekaniksel yüklenme ve laktik asit ila enflamasyon sitokinlerinin birikmesi bu sinir uçlarını uyarıp ağrı oluşturmaktadır.
İkinci olarak yük taşıma özelliğin kaybı sayesinde faset eklemleri ve diğer öğeler ekstra yük alır. Disk eklemi ila faset eklemleri beraber tek hareket segment oluşturduklarını hatırlayınız. Normalde fasetler yükün az kısmını (sadece %16) taşır. Disk dejenerasyonu sayesinde fasetlere daha fazla yük biner. Bu ekstra yük ağrı oluşturur. Eğer faset eklemlerine uzun süre ve aşırı miktarda yüklenirse kendileri bağımsız ağrı kaynağı olur.
Disk dejenerasyonun ana özelliği geri dönüşümün olmamasıdır. Diğer yaşlanmaya bağlı olan değişiklikler gibi süreç geri çevrilemez. Disk dejenerasyonunu geri çevirmek için günümüzde tedavi yöntemi yoktur. Dejenerasyon hızı değişik olabilir. Bazı diskler çabuk bozulurken diğerleri uzun süre dejenerasyonun ilk aşamalarında kalabilir.
Dejenerasyon devam ettikçe nukleus küçülür ve parçalara dağılır. Bu parçalardan biri anülüste yırtık oluşturabilir ve dışarı kayabilir. Bu durum lomber disk herniasyonu veya bel fıtığı olarak adlandırılır. Gördüğünüz gibi, bel fıtığı kendi başına bir hastalık değil, dejenerasyon sürecinde olası senaryolardan biridir. Parçalanmış disk fragmanları dışarı doğru taşıp yakındaki sinir köklerine baskı yapabilir. Bu durum lomber radikülopati olarak adlandırılır. Sinir kökleri bacaklara innervasyon (yani sinir iletileri) sağlamaktadır ve dolayısıyla ağrı, uyuşma, kuvvet kaybı gibi radikülopati bulguları ortaya çıkar.
Lomber disk herniasyonunun birkaç aşaması vardır. İlk başta, dejenere nukleus yay görevini yapamaz ve dolayısıyla disk yüksekliği azalır. Bunun sonucu olarak annulus fibrosus dışarıya doğru taşar. Daha sonra dejenere nukleus parçası annulus lifleri arasında kayıp protrüzyon oluşturabilir. Bir sonraki aşamada annulusu tamamen yırtarak posterior longitudinal ligaman altına kayabilir. Bu aşama ekstrüzyon olarak bilinir. Bu aşamada fıtıklaşmış parça ana nukleus ila kısmı veya tamamen bağlantısını kaybetmiştir. Nadiren fıtıklaşmış parça posterior longitudinal ligamanı da geçerek omurga kanalı içine düşebilir. Bu durum, yırtılmış disk parçasının sekestrasyonu (veya patlamış fıtık) olarak bilinir. Çok nadiren disk parçaları dura materi yırtarak tekal sak içine düşebilir. Bu fıtıklara intradural denilir 7
Lomber stenoz nedir ve nasıl gelişir?
Dejenerasyon her zaman fıtıklaşma ile sonuçlanmaz. Çoğu zaman hasarlanmış nukleus hiç fıtık oluşturmadan tedricen aşınır ve kaybolur. Zamanla eklem vücut ağırlığı altında çöker. Bu disk yüksekliği kaybı bir kaç mekanizma ile lomber stenoza (kanal darlığı) yol açar.
- Taşma. Yukarıda belirtildiği gibi sağlıklı nükleus bir yay gibidir ve omurların birbirinden ayrı, belli mesafede kalmasını sağlamaktadır. Bu özellik normal disk yüksekliğini korumak için gereklidir. Dejenerasyon nedeniyle nükleusun zayıflamasıyla disk yüksekliği giderek azalır ve bu da anulus fibrozus ve posterior longitudinal ligamentin dışa doğru bombeleşmesine neden olur. Sonuç olarak spinal kanal daralır.
- Ligamentöz hipertrofi. Nükleus pulpous kaybı ile komşu vertebra hafifçe dengesiz hale gelir. Bu nedenle, stabiliteyi yeniden sağlamak için diğer destekleyici yapıların büyümesi ve kuvvetlenmesi gerekmektedir. Ligamentum flavum bunlardan biridir ve hipertrofisi disk dejenerasyonu için kompansasyon bir mekanizmasıdır. Ne yazık ki, ligamentum flavum hipertrofisi spinal kanalda önemli ölçüde daralmaya neden olur.
- İntervertebral foraminal yükseklik kaybı. Dejenerasyon disk çökmesine neden olur ve böylece omur kemikleri birbirine yaklaşır. Bunun sonucu olarak foramen yüksekliği ve alan yüzeyi şiddetli bir şekilde azalır ve bu da sinir kökü sıkışmasına neden olur.
- Faset hipertrofisi. Fizyolojik olarak fasetler yükün az kısmını (%16) taşır. Ancak, disk fonksiyonu kaybı olunca fasetler mecburen daha fazla yük taşımak zorunda kalır. Artan mekanik stresin sonucu olarak faset eklemleri zarar görür. Faset eklemleri fazla yükü taşımak için büyür. Faset hipertrofisi (büyümesi) omurga kanalı ve foramenleri daha da daraltır. Üst faset çıkıntısın hipetrofisi “üst faset sendromu” olarak bilinmektedir. Bu durumda alt omurun hipertorfik artiküler prosesi, çıkan sinir kökünün sıkışmasına neden olur. Bir diğer klinik senaryo ise “lateral reses sendromu “dur. Bu durumda hipertrofik faset, omurga kanalı içinde lateral reses denilen oluğu doldurmaktadır. Bu oluğun içinde sinir yer alır ve böylece lateral reses sendromunda sıkışır.
- Osteofit oluşumu. Normalde, vücut ağırlığınin yükü, sağlıklı nukleusun visko-elastik özelliği sayesinde disk boşluğu içinde eşit olarak dağılır. Dejenerasyon eşit olmayan yük dağılımına neden olur ve aşırı kemik büyümesini tetikler. Bu ekstra kemik çıkıntıları omurga kanalını ve sinir foramenlerini sıkıştırarak stenoza yol açar.
- Dejeneratif spondilolistezis ve retrolistezis. Bazı durumlarda, disk dejenerasyonu düzgün omur diziliminin kaybına neden olur. Destekleyici bağlar ve faset eklemleri instabiliteyi kompanse edemezse omur kemikleri normal hizasını kaybedebilir. Etkilenen diskteki dejeneratif instabilite omur kemiğinin öne (spondilolistezis veya anterolistezis) veya arkaya (retrolistezis) kaymasına neden olabilir. Bu tür dizilim bozulması darlığa katkıda bulunur ve sinir köklerinin sıkışmasına veya gerilmesine neden olabilir.
- Kifoz, hiperlordoz ve skolyoz. Normalde omurganın bel kısmı lordoz olarak bilinen öne doğru bir eğriliğe sahiptir. Omurga, yandan bakıldığında karakterik çift S şeklinde bir görünüm veren, öne ve arkaya doğru değişen eğimlere sahiptir. Ancak omurga önden (veya arkadan) bakıldığına oldukça düzdür. Özellikle birden fazla seviyede ciddi disk dejenerasyonu omurganın şeklini etkileyebilir. Bu şekil bozuklukları lordoz kaybı (düz bel sendromu), lomber kifoz, abartılı lordoz (hiperlordoz) ve bazen skolyoza yol açan koronal denge kaybı olarak karşımıza çıkabilir.
Lomber disk herniasyonunun belirtileri nelerdir?
Hastalığın belirtileri hastalığın süresine ve kapsamına bağlıdır. Dejenerasyon tek başına bel ağrısına neden olur. Ağrının mekanik olması çok tipiktir. Ağrı, yüklenme ile şiddetlenir ve istirahat ile rahatlar. Öne doğru eğilmek ve ağır nesneleri kaldırmak ciddi ağrılara yol açabilir ve akut bel ağrısı atağını tetikleyebilir. Bu ataklar genellikle birkaç günden birkaç haftaya kadar sürer, istirahat ve ağrı kesici ilaçlara çok iyi yanıt verir. Ağrı soğukla da şiddetlenebilir ve bu nedenle genellikle kış mevsiminde daha kötüdür.
Bacak ağrısının varlığı sinir kökü basısını gösterir ve radikülopatinin erken bir belirtisidir. Bu tür ağrılar genellikle bel bölgesinden başlar ve bacağa doğru yayılır. Bir ekstremitede ağrı olması tipik bir bulgudur, ancak her iki bacak da etkilenebilir. Bacak ağrısının derecesi sinir kökü baskısı ile orantılıdır. Doktorlar, hastadan bacak ağrısını olduğu yeri göstermesini isteyerek etkilenen sinir kökünü teşhis edebilir. İlerli bası sinir fonksiyonlarında bozulmaya neden olur, his kaybı (hipoestezi) ve bacak kaslarında güçsüzlük (parezi) ile sonuçlanır. Bu semptomlar nörolojik defisit olarak adlandırılır, hastaları ve doktorları alarma geçirmeli ve derhal tedavi edilmelidir. Nörolojik defisitlerin teşhis ve tedavisindeki gecikmeler kalıcı nörolojik fonksiyon kaybına neden olabilir.
Lomber stenoz (bel daralması) lomber disk herniasyonundan farklı bir dizi spesifik semptomlarla karşımıza çıkar. Süreç çok yavaş olduğundan, klasik radikülopati genellikle yoktur. Hastalar sıklıkla, dinlenmeden uzun mesafeleri yürüyememe ile karakterize edilen “nörojenik klodikasyon” yaşarlar. Hastalık ilerledikçe yürüme mesafesi kısalır ve hastanın yaşam kalitesi önemli ölçüde düşer. Genellikle her iki bacak da tutulur, ancak bir taraf diğerinden daha fazla etkilenir.
Lomber disk herniasyonu tanısı nasıl konur?
Lomber disk herniasyonu tanısı titiz bir klinik muayene ve radyolojik değerlendirme ile konur. Tipik klinik senaryoda muayene şüphe uyandırır, radyolojik doğrulama tanıyı destekler, hastalığın kapsamı ve evresi hakkında bilgi sağlar.
Klinik Muayene
Hastalık öyküsü ve fizik muayene şüphesiz hastanın değerlendirilmesinin en önemli kısımlarıdır. Klinik muayene nörolojik durumun değerlendirilmesi yanısıra doğru tedavi planı için önemli bilgileri sağlar.
Hastalığın öyküsü
Öykü iletişimin başlangıcından itibaren değerli ipuçları sunmaktadır. Dejeneratif lomber hastalığın en tutarlı özelliklerinden biri mekanik bel ağrısıdır. Ağrı ayakta durma, yürüme, oturma, ağır kaldırma veya öne ya da arkaya eğilme gibi mekanik stresle tetiklenir veya kötüleşir. Mekanik olmayan bel ağrısı diğer hastalıkları akla getirmeli. Ağrının bir diğer tipik özelliği de soğuk intoleransıdır. Ancak hastalar, özellikle sorulmadığı sürece sohbet sırasında bundan bahsedemezler.
Bacak ağrısının varlığı sinir kökü tutulumunun işaretidir. Ancak, bu mutlaka sinir kökü sıkışması anlamına gelmez. Hafif kompresyon siniri tahriş eder ve genellikle fizyolojisini etkilemez. Ancak hasta uyuşma ve güçsüzlükten bahsediyorsa, doktor ciddi sinir kökü sıkışması olasılığı konusunda uyarılmalıdır.
Çoğu durumda hastalar doktorlara gitmeden önce tanılarını zaten bilmektedir. Bu tür hastalar genellikle ya başkası tarafından sevk edilmiştir veya bir takım tedavi girişimleri görmüştür. Bazıları daha önce ameliyat geçirmiş olabilir.
Klinik Muayene
Dejeneratif lomber omurga hastalığı olduğu bilinen veya şüphelenilen hastaların klinik muayenesi nörolojik muayene ve çeşitli spesifik testleri içermelidir. Nörolojik muayene temel olarak duyusal ve motor defisitlerin araştırılmasına odaklanır. Yukarıda belirtildiği gibi, her spinal sinir kökü bacaktaki belirli cilt bölgesine ve adalelere innervasyon sağlar. Bu nedenle özenli nörolojik muayene hangi sinir kökü veya köklerinin etkilendiğini ortaya çıkarabilir. Elbette nörolojik defisitin varlığı ve derecesi tedavi planının oluşturulmasında ana faktörlerdir. Minimal nörolojik defisiti olan veya hiç olmayan hastalar konservatif tedaviye tabi tutulurken, ciddi veya hızla gelişen nörolojik defisitler acil cerrahi müdahale gerektirir.
Lomber disk herniasyonu için en sık kullanılan testlerden biri düz bacak kaldırma (SLR) veya Laseque testidir. Bu test sırasında hasta sırtüstü yatar ve muayene eden kişi pasif olarak bacağını kaldırır. Bu manevra ile ağrı oluşursa test pozitif kabul edilir. Bu testin arkasındaki ana mekanizma siyatik sinir veya alt lomber sinir köklerinin gerilmesidir. Bu testin çeşitli modifikasyonları vardır örneğin kontralateral Laseque testi – yani etkilenmemiş bacak yükseltilirken hasta tarafta ağrı oluşması. Diğer bir varyasyon ise femoral sinir ve üst lomber sinir köklerinin gerildiğini tespit eden femoral sinir gerilme testidir.
Klinik değerlendirmenin bir diğer önemli parçası da bel bölgesinin lokal muayenesidir. Manuel palpasyon veya etkilenen bölgeye hafifçe vurulması ağrının konumunu ortaya çıkarabilir. Klinisyen sıklıkla paravertebral kas spazmları ile karşılaşır. Bu istemsiz kasılmaların bel ağrısı ve instabiliteye bir yanıt olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir ve dejeneratif lomber omurga hastalığı için oldukça tipiktir.
Lomber spinal stenoz hastalarının klinik muayenesi genellikle fazla bir şey göstermez. Bu, şikâyetlerinin fazla olması açısından oldukça şaşırtıcıdır. Nörolojik muayene normal veya normale yakındır, SLR veya diğer gerilme testleri negatiftir ve bel bölgesinde minimal hassasiyet vardır veya yoktur. Spinal stenozda şikayetlerin çokluğu ile klinik bulgular arasındaki bu uyumsuzluk çok tipiktir.
Radyolojik değerlendirme
Radyolojik görüntüleme, değerlendirmenin çok önemli bir parçasıdır. Modern radyolojik yöntemler dejeneratif lomber hastalığını kesin olarak teşhis edebilir. Tedavi planı oluşturulması için vazgeçilmezdirler. Dejeneratif omurga hastalığı tanısı için kullanılan çeşitli radyolojik yöntemler vardır. Her yöntemin kendine özgü avantajları vardır.
MRG
Lomber omurganın MRG’si en çok tercih edilen tanısal yöntemdir. Her üç düzlemde omurganın yüksek çözünürlüklü görüntülerini sağlar. Çeşitli MRG sekansları, patolojinin farklı açılardan görüntülenmesine yardımcı olur.
MRG’nin çarpıcı avantajlarından biri disk eklemini ve dejenerasyonu görüntüleyebilmesidir. Aslında “siyah disk hastalığı” terimi dejenere olmuş diskin MR görüntüsünden alınmıştır. MR disk dejenerasyonunu fıtıklaşmayı ve spinal stenozu açıkça göstermektedir. Ayrıca kırık, enflamasyon, tümör vb. gibi diğer patolojileri de gösterebilir.
Röntgen
Röntgenler özellikle kemikler, bel omurgasının dizilimi, deformite varlığı, kemik çıkıntıları, disk aralıklarının daralması, omur kayması vb. hakkında iyi bilgiler sağlar. Disk ekleminini veya fıtık gibi yumuşak dokuları tek başına görüntüleyemez. Röntgenin avantajlarından biri, ayakta dururken, öne ver arkaya eğilerek çeşitli pozisyonlarda çekilebilmesidir. Bu tür dinamik değerlendirme bazı özel durumlarda faydalı olabilir.
BT
BT de röntgen ışınlarını kullanır ancak çok daha yüksek çözünürlüğe sahiptir. Röntgen gibi kemik görüntülemesi için uygundur. Kırıklar, hizalanma bozulmaları, kemik erozyonları ve osteofitler BT ile çok daha iyi gösterilir. Daha iyi görselleştirme için ham verilerden 3 boyuntlu görüntüleri elde etmek de mümkündür.
EMG ve sinir iletim çalışmaları
Bazı durumlarda EMG, sinir iletimi ve uyarılmış potansiyel çalışmaları radikülopati varlığını doğrulamak için yapılabilir. Bununla birlikte, pratik faydaları sınırlıdır. Bu yöntmeler bel fıtığını periferik sinir sıkışmasından ayırt etmede yardımcı olur.
Sonraki Lomber Disk Herniasyonu Tedavisi
- Guerrero J, Hackel S, Croft AS, Hoppe S, Albers CE, Gantenbein B. The nucleus pulposus microenvironment in the intervertebral disc: the fountain of youth? Eur Cell Mater. 2021;41: 707-738. https://doi.org/10.22203/eCM.v041a46[↩][↩]
- Bartels EM, Fairbank JC, Winlove CP, Urban JP. Oxygen and lactate concentrations measured in vivo in the intervertebral discs of patients with scoliosis and back pain. Spine (Phila Pa 1976). 1998;23(1): 1-7; discussion 8. https://doi.org/10.1097/00007632-199801010-00001[↩][↩]
- Inoue N, Orias AAE, Segami K. Biomechanics of the Lumbar Facet Joint. Spine Surg Relat Res. 2020;4(1): 1-7. https://doi.org/10.22603/ssrr.2019-0017[↩]
- Singh K, Masuda K, Thonar EJ, An HS, Cs-Szabo G. Age-related changes in the extracellular matrix of nucleus pulposus and anulus fibrosus of human intervertebral disc. Spine (Phila Pa 1976). 2009;34(1): 10-16. https://doi.org/10.1097/BRS.0b013e31818e5ddd[↩]
- Rajesh N, Moudgil-Joshi J, Kaliaperumal C. Smoking and degenerative spinal disease: A systematic review. Brain Spine. 2022;2: 100916. https://doi.org/10.1016/j.bas.2022.100916[↩]
- Ngo K, Pohl P, Wang D, et al. ADAMTS5 Deficiency Protects Mice From Chronic Tobacco Smoking-induced Intervertebral Disc Degeneration. Spine (Phila Pa 1976). 2017;42(20): 1521-1528. https://doi.org/10.1097/BRS.0000000000002258[↩]
- Choi JY, Lee WS, Sung KH. Intradural lumbar disc herniation–is it predictable preoperatively? A report of two cases. Spine J. 2007;7(1): 111-117. https://doi.org/10.1016/j.spinee.2006.02.025[↩]