Tümöromurgada, omurilikte vesinirlerindegelişen anormal urdur.
İnsan omurgası birbiri üzerinde yerleşen 33-34 omurga kemiğinden oluşur. Sakrum ve koksiks kemikleri kaynaşmış omurlardan oluşuyor, ancak diğer kısımlarda omurgalarbirbirineeklemlerle bağlanmıştır. Omurilik, omurganın içindeki kanalda bulunur ve güçlü kemikler ve bağlarla çevrilidir ve görevi debeyni vücutlabağlamaktır.Omurganın iki ana işlevi vardır: omuriliğin korunmasını ve vücut ağırlığını desteklemesi.
Tümör, genetik mutasyonun neden olduğu anormal bir büyümedir. İnsan vücudundaki tüm hücreler, büyümeyi ve çoğalmayıkontrol etmek için özel bir genetik sisteme sahiptir. Bu mekanizmanınkaybedilmesi, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmesine ve tümöroluşmasına neden olur. Genel olarak tümörler iki ana gruba ayrılabilir: iyi huylu ve kötü huylu. İyi huylu tümörler "içinden" büyür. Büyürken çevresindekiyapılarabaskı yaparak genişlemektedir. Normal doku ile sınırları belirgindir ve bu nedenle cerrahi olarak çıkarılması nispeten kolaydır. Tümörün tamamen çıkarılması genellikle bu hastalar için tedavi sağlar.
Buna karşın kötü huylu tümörlerinvaziftir. Tümör hücreleri ana tümöredn ayrılırve yakındaki dokulara göç eder.Bu nedenle, tümör ile normal doku arasındaki sınır belirgin değildir. Tam cerrahi çıkarma, tümör çevresindeki normal dokuların çıkarılmasını içermelidir ve işlev kaybına yol açabilir. Kötü huylu tümörler, doğrudan invazyon yoluyla çevre dokulara yayılabilir. Ek olarak lenfatik ve kan damarlarını da kullanabilirler. Bu duruma metastaz denir. Cerrahi ve radyasyon (ışın tedavisi)bölgeselolduğundan uzakmetastazlara etki etmez.
Omurga tümörleri, omurgadan,omuriliktenveya sinirlerden kaynaklanabilirler. Omurilik ve sinirler sinir dokusundan oluşur ve bu nedenle bunlardan kaynaklanan tümörler nöral türü oluşturur. Omurga ise kemik ve bağ dokusundan oluşur. Dolayısıyla ondan kaynaklanan tümörler kemik/bağ dokusu türüneaittir ve tamamen farklı biyolojik özelliklere sahiptir.
Nöral dokudan kaynaklanan tümörler genellikle iyi huyludur ve omuriliğin kendisinden, omurilik sinirlerinden veya örtülerinden kaynaklanabilir. Omuriliğin dışında bulunan tümörler ekstramedüller olarak adlandırılır. Omuriliğiniçindekitümörlereintramedüller denir. Örneğin meningiomlar, omurilik örtüsünden kaynaklanan iyi huylu tümörlerdir. Omuriliği dışarıdan sıkıştıran ekstramedüller, iyi huylu, yavaş büyüyen tümörlerdir. Öte yandan, ependimomalar ve astrositomlar gibi iyi huylu tümörler omuriliğin kendisinden (intramedüller) kaynaklanır ve bu nedenle ayrılması ve cerrahi olarak çıkarılması daha zordur.
Omurilik ve sinirler dura mater adı verilen koruyucu bir örtü ile örtülmüştür. Tümörler bu zarfın içinde veya dışında bulunabilir. Bu nedenle, tümörler zar dışında olunca ekstradural - zar içindeyse intradural diye isimlendirilir. Örneğin meningioma, zarın içinde bulunur ve bu nedenle intraduraldir. Schwannomalar ve nörofibromlar spinal sinirlerden köken alan iyi huylu tümörlerdir. Sinirin zar dışındaki bölümünden kaynaklanan tümör ise ekstradural olarak adlandırılır. Schwannomalar, boyut ve yere bağlı olarak intradural veya intra/ekstradural olabilir. Bazen, iç ve dış bölümleri temsil eden iki bölümden oluşan bir kum saati şekline sahiptirler. Kötü huylu tümörler omuriliği ve sinirleri de etkileyebilir ancak çok nadirdir.
Omurga tümörleri, omurga kemiklerinden kaynaklanır. Bu tümörler iki ana gruba ayrılır: birincil ve metastatik. Birincil kemik tümörleri, omurgayı oluşturan kemik veya bağ dokusundan gelişir. İyi huylu, kötü huylu veya karışık davranışlara sahip olabilirler. Metastatik tümörler diğer vücut bölgelerinden kanser hücrelerin omurgaya göç etmesi ve yeni tümör oluşturması sonucunda gelişir.
Hemanjiyom - en sık görülen kemik lezyonudur. Vakaların büyük çoğunluğunda omur gövdesi içinde bulunur ve herhangi bir semptoma neden olmaz. Nadiren çökme ile kemik yıkımına yol açabilir veya omurilik ve / veya omurilik sinirlerini tehlikeye atan omurilik kanalına uzanabilir.
Osteoid osteoma ve osteoblastoma - aynı tümörlerdir, ancak osteoid osteomlar küçüktür (1 cm'den küçük). Tümör 1 cm'den büyükse osteoblastom denir.
Osteokondrom veya enkondrom - omurgadaki kıkırdak dokusundan kaynaklanan iyi huylu tümörler
Anevrizmal kemik kisti - iyi huylu tümörler olarak kabul edilir, ancak tam çıkarılmazsatekrarlama eğilimindedir.
Osteosarkom - omurganın en sık görülen birincil kötü huylu kemik tümörü. Cerrahi müdahale, tedavinin temel taşıdır. Bu tümör kemoterapi ve radyasyon tedavisine dirençli olduğu için en iyi sonuçlar tamamen çıkarılmakla elde edilir.
Kondrosarkom -kıkırdak dokusundan kaynaklanan kötü huylu bir tümördür. Osteosarkom gibi kemo ve radyoterapiye dirençlidir ve ana tedavi seçeneği cerrahi müdahaledir.
Multipl miyelom ve soliter plazmasitom - kemik iliğinden kaynaklanan tümörlerdir. Aynı tümörlerdir ancak plazmasitom tek bir yerde ortaya çıkar. Tümör birçok yerde karşılaşılırsa multipl miyelom denir. Genellikle bu tümörler kemoterapi ve radyasyon ile tedavi edilir. Cerrahi operasyonsadece omurga stabiizasyon bozulmasıveya omurilik sıkışmasına neden olan kemik kırığının mevcut olduğu durumlarda uygulanmaktadır.
Metastatik tümörler ise diğer kanserlerin kemiklere doğru uzantısıdır. Omurga tümörlerinin büyük çoğunluğunu oluştururlar. Teknik olarak kemik metastazları kemik dokusunun kendisinde değil kemik iliğinde meydana gelir. Omurga, toplam vücut kemik iliğinin neredeyse üçte birini içerdiğinden, en sık görülen kemik metastazı bölgesidir. Kanser hücreleri ana tümör bölgesinden çıkar ve kan akışıyla omurgaya yayılır. Bu sürece hematojen metastaz denir. Bazı durumlarda ana tümör belirti vermez ve tümör ilk olarak omurgada keşfedilir.
Metastatik tümörler, kemiklerin yıkımına (osteolitik) veya yeni kemik oluşumuna (osteoblastik) neden olabilir. Bazı durumlarda tümör hem osteolitik hem de osteoblastik özelliklere sahip olabilir. Genellikle osteolitik tümörler kemiği zayıflatıp kırılmalara neden oldukları için daha tehlikelidirler.
Omurga tümörlerinin en yaygın semptomu ağrıdır. Ağrı genellikle ilgili bölgede oluşur, ancak sinirve omurilik baskısı söz konusuysa vücudun farklı bölgelerine de yayılabilir. Tümör kemik yıkımına ve kırılmaya neden oluyorsa ağrı çok şiddetliolabilir. Bu tip kırıklara patolojik denir ve dayanılmaz bir ağrıya neden olabilir.
Kırık kemik parçaları iletümöromuriliği ve sinirleri sıkıştırırsa nörolojik defisit mevcut gelişir. Genellikle hastalarda uyuşma, felç, ataksi (denge kaybı), pelvic kontrollerin kaybı gibi bulgular ortaya çıkar.
Tanısal değerlendirme hastalık öyküsü ve muayene ile başlar. Aşırı kilo kaybı veya sigara içme alışkanlığı gibi bilgiler kanser olasılığı hakkında önemli bilgiler sağlar. Nörolojik durumun değerlendirilmesi muayenenin önemli bir parçasıdır.
Omurga görüntülemesi tanısal açıdan çok önemlidir. Omurganın kontrastlı manyetik rezonans görüntülemesi (MRG) en çok tercih edilen yöntemdir. Genellikle tümörün boyutunu, konumunu, kemik yıkımını ve omurilik ile sinirlerle ilişkisini göstermekt oldukça yeterlidir. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve röntgen filmleri kemik yapılarını MRI'dan daha iyi gösterir.
Metastaz şüphesi olan hastalar için pozitron emisyon tomografisi (PET) ana tümörü ve diğer metastazları gösterebilir. Tümörün boyutunu değerlendirmek için tümör belirteçleri ile laboratuar testleri gerekli olabilir. Bazı durumlarda tanıyı koymak için kolay ulaşılabilen alandan biyopsi alınabilir.
Omurga tümörlerinin tedavisi oldukça özeldir. En önemli hususlardan biritümörün patolojik teşhisidir. Bazı durumlarda teşhis çok basittir ve tedavisi iyi bilinmektedir. Diğer durumlarda, tümörün türünün tehşisiiçin kapsamlı tanısal çalışmalar gerekebilir. Tedavi için üç seçenek mevcuttur: cerrahi, kemoterapi ve radyasyon tedavisi. Tedavi seçimi, tümörün kemo ve radyoterapiye duyarlılığına ve cerrahi olarak çıkarılabliniceceğine bağlıdır. Birincil omurilik tümörleri genellikle ameliyatla tedavi edilir. Kitle etkisinin ortadan kaldırılmasına, patolojik tanı için doku elde edilmesine ve gerekirse omurgada stabilizasyonsağlanmasına olanak sağlar. Tamamen çıkarılan iyi huylu tümörler ek tedavi gerektirmez. Kötü huylu tümör, ameliyat sonrası ek kemo ve radyasyon tedavisi gerektirebilir.
Ameliyat sırasında tümörün omurilikten ve sinirlerden ayrılması zor olabileceğindençıkarılması çok zor olabilir. Bu nedenle ameliyat tecrübeli cerrah tarafından yapılmalıdır.
Metastatik tümörlerin tedavisi, tümörün tipine ve evresine bağlıdır. Bir zamanlar bu hastalar ameliyat edilemez olarak kabul edildi. Bununla birlikte, modern kemoterapi, radyasyon tedavisi ve ameliyatat yöntemleriyle bu hastaların çoğu sağ kalımlarını sağlamaktadır. Operasyonun amacı, omurilik ve sinirler üzerindeki baskıyı azaltmak ve eğer omurgaya stabilitesini sağlamaktır.